Girişimsel Radyolojide ’Resmiyet’ Sorunu

Girişimsel Radyolojide ’Resmiyet’ Sorunu

ABONE OL
13 Mart 2016 11:00
Girişimsel Radyolojide ’Resmiyet’ Sorunu
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Prof. Dr. Mehmet Halil Öztürk, girişimsel radyolojide Türkiye’de resmen tanınmadıkları için sorunla karşı karşıya kaldıklarını ve bu nedenle hastaların mağdur olduğunu söyledi.

Türk Girişimsel Radyoloji Derneği (TGRD) tarafından düzenlenen 11. Girişimsel Radyoloji yıllık toplantısında konuşan TGRD Başkanı Prof. Dr. Mehmet Halil Öztürk, girişimsel radyologların sadece tanı koymadığını aynı zamanda tedavi yaptığını belirtti. Ciltte küçük bir kesiyle vücut içerisine girildiğini ve tedavinin gerçekleştirildiğini ifade eden Prof. Dr. Öztürk, girişimsel radyolojik işlemlerinin iğne ve plastik borularla gerçekleştirildiğini belirtti. Prof. Öztürk, bu şekilde çok geniş yelpazedeki hastalara müdahale edildiğini belirtti.

“GİRİŞİMSEL RADYOLOJİ TIBBIN LOKOMOTİFİDİR”

Prof. Dr. Öztürk, girişimsel radyolojide damarın durumuna göre damara istediklerini yapabildiklerini söyledi. Genişlemiş ve kanama yapan damarı kapatabildiklerini, tıkalı damarı açma işlemlerini yapabildiklerini belirten Prof. Dr. Öztürk, bu şekilde çok sayıda hastalığı tedavi edebildiklerini söyledi.

Tıbbın lokomotifi benzetmesi de yapan Prof. Dr. Öztürk, “Damarın genişlemesi bir sorunsa bunu kapatıyoruz, damarın daralmasıyla açabiliyoruz. Damar anormal genişleyip kanama yapınca tamamen kapatabiliyoruz. Girişimsel radyoloji tıbbın lokomotifi. Yüksek teknolojiyi kullanıyoruz ve sürekli fikirler üreten bir branştır. Girişimsel radyoloji bir görüntüleme branşı olduğu için görüntüleme cihazlarının hepsine hakimdir. Hem ultrason hem de anjiyoyu aynı anda kullanırsanız başarı şansınız daha yüksektir” dedi.

“RESMİ OLARAK TANINMADIĞIMIZ İÇİN MEVCUT DEĞİLİZ”

Girişimsel radyolojinin tıbbın gelişen branşlarından biri olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Öztürk, resmi olarak tanınmadıkları için bazı sorunlarla karşı karşıya kaldıklarını söyledi. Yurt dışında Türk hekimlerin girişimsel radyoloji alanında büyük saygı gördüklerini belirten Prof. Dr. Öztürk, “Girişimsel radyoloji tıbbın sürekli gelişen branşlarından birisidir. Temeli 50 yıl öncesine dayanır. Türkiye’de de dünya ile aynı zamanda başlayan bir bilim dalı. Ancak ne yazık ki akademik olarak mevcuduz. Resmi olarak tanınmadığımız için mevcut değiliz. Dünyada bilimsel olarak akademik olarak aynı düzeyde olduğumuz halde dünya ile çelişen bir durum. Amerika’da 30 yılı aşkın süredir ayrı bir bilim dalıdır. Hatta Avrupa’da bile bir yan dal olarak kurumsallaşmıştır. Dünyanın gelişmiş birçok ülkesinden Türkiye’ye eğitim almaya gelenler var. Bunlar 3’üncü dünya ülkeleri değil, tıbbın en iyi olduğu ülkelerden gelen hekimlerdir. Bizim iyi olduğumuzu kabul ediyorlar ve yurt dışında Türkiye’den geldiğimizi duyunca saygı duyup, toparlanıyorlar. Dünyada bu kadar iyiyken Türkiye’de resmi olarak maalesef tanımlanmış değiliz” ifadelerini kaydetti.

“RESMEN TANINMAYINCA HASTALAR MAĞDUR OLUYOR”

En önemli sorunlarını sıralayan Prof. Dr. Öztürk, “Girişimsel radyolojide iyi bir bilgi birikimine sahibiz ancak bunu devam ettirmek için bu bilimin eğitimini yeni kuşaklara vermemiz lazım. Resmen tanınmadığımız için yeni nesilleri yetiştirmekte çok zorlanıyoruz. Bir başkası ise hastalarımızın sıcak bir sorunu var ve hastalarımız bize doğrudan başvuramıyorlar çünkü resmen tanınmıyoruz. Vatandaş tarafından bilinirliğiniz de düşüyor. Resmi makamlar direkt başvuru ile ilgili geçici bazı çözümler buluyor ama bu da hastaları mağdur ediyor” dedi.

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.