Batuhan Yaşar:
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İhlas Haber Ajansı ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar, Türkiye Gazetesi’ndeki köşesine, Anayasa Mahkemesi’nin Can Dündar ve Erdem Gül ile ilgili gerekçeli kararını taşıdı. Yaşar, “Anayasa mahkemesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eleştirilerini dikkate aldı mı”, “Anayasa Mahkemesi esasa girdi mi” sorularına cevap arayarak “Anayasa Mahkemesi’nde takip edilen dosyaya” yazısında yer verdi.

Yaşar’ın yazısının tamamı ise şöyle:

“Can Dündar ve Erdem Gül ile ilgili gerekçeli kararı, kararın nasıl alındığını ve hangi tartışmalar yaşandığını öğrenmeye çalıştık.

İhlal kararı öncesini, sonrasını araştırdık.

İlginç olaylar yaşanmış. İlginç sözler sarf edilmiş gerçekten.

Ama hepimiz de çok iyi biliyoruz ki, bugüne kadar Yüksek Mahkeme’nin aldığı kararlar özellikle de “hukuk dışında” daha fazla tartışılmıştır.

Çok zorlama kararların altında imzasının olduğu bilinen gerçeklerdendir.

Hatta bazen hukuki zemini bile bulamadığı durumlar olmuştur.

Garip içtihatlar oluşturma kabiliyetine sahip olduğu malumdur.

Zaman zaman kendisini TBMM’nin yerine bile koyduğu olmuştur.

Gelin isterseniz Can Dündar ve Erdem Gül serbest bırakıldıktan 12 gün sonra gerekçelendirilen karar nasıl alındı önce ona bakalım..

Aslında böyle bir karar çıkacağı günler öncesinden belliydi.

Açıkçası Yüksek Mahkeme’nin böyle bir karara imza atacağı izlenimini edinmiştim.

-1. Derece mahkeme daha karar bile almamışken, bırakın kararı duruşmalar bile başlamamışken AYM’nin ihlal yapıldığı sonucuna varması aslında AİHM’in benzer kararlar alabildiği sonucuna dayandırıldı. (AİHM’nin duruşmaları bile başlamadan 1. Derece mahkemeyi devre dışı bırakan bir kararı var mıdır, araştırmak gerekir.)

-Uzun tutukluluk üzerinden “ihlal yapılmıştır”a ulaşıldı. (Uzun tutukluluk diyebilmek için süre kaç gündür? 92 gün uzun tutukluluk demek midir? Bu konunun da açıklığa kavuşturulması gerekiyor.)

AYM özetle şunu dedi:

“Mahkemenin bitmesini bekleyemeyiz, burada uzun tutukluluk vardır.”

Ayrıca, söz konusu kararın Cumhurbaşkanına veyahut hükümete karşı olmadığına dair vurgulu ifadeler kullanılıyordu o tarihlerde..

Yüksek Mahkeme, Can Dündar ve Erdem Gül kararının “gerekçesine” ise pazartesi akşamı saat 19.30’da son şeklini verdi.

Daha sonra aksi istikamette oy kullanan 3 üyenin muhalefet şerhleri beklenmeye başlandı.

Sizler bu satırları okurken gerekçeli karar da Resmî Gazete’de yayınlanmış olacak.

Evet, İncek taraflarında şubat ayının son günlerinde sıcağı sıcağına bazı tespitler de yapılmıyor değildi:

-Paralel yapı davalarına ilişkin gelen dosyalar reddedildi.

-Hidayet Karaca’nın yaptığı bireysel başvuru reddedildi.

-Yine 8 emniyet amiri ile ilgili dosya reddedildi.

Dolayısıyla şimdi bu sonuç çıktı ama bakın biz bu bu kararları da aldık..

Yani biz kimseye, hiçbir kuruma karşı bir tutum içinde değiliz, deniliyordu aslında bu örneklendirmeler eşliğinde…

Kararın ardından malum Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sert eleştirileri geldi..

Ardından AYM Başkanının yaptığı savunma.. Savunma diyorum çünkü Cumhurbaşkanının sözlerine karşılık gelen ifadeler vardı..

Bizim kararlarımız herkes için bağlayıcıdır, dedi Yüksek Mahkemenin Başkanı..

Tekrar Cumhurbaşkanı konuştu ve tartışmalara son noktayı koydu:

“Anayasa ve yasa değişikliklerinde evet bağlayıcıdır ama bireysel başvurularla ilgili olarak böyle bir şeyi öne süremezsiniz. Zaten yanlış buradan kaynaklanıyor.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Afrika dönüşü yaptığı bu eleştirilerin gerekçeye direkt olarak yansıdığını görüyoruz:

Fazla uzatmadan AYM’nin gerekçeli kararını özetleyelim:

-Bu suç olmaz veya kabul edilemez gibi ifadeler değiştirildi.

-Esasa hiçbir şekilde girilmedi.

-Suçlama ve savunmaya ilişkin yorum ve değerlendirme yapılmadı.

-Takdir mahkemeye aittir vurgusu dikkat çekiciydi.

-Yargılama tutuksuz yapılmalıdır, denildi ve gerekçe olarak tutuklu yargılamaya yönelik yeterli delil olmadığı ifade edildi.

-İhlal kararına gerekçe olarak, Anayasa’nın 17. Maddesi (özgürlük ve güvenlik) ile 20-22. Maddeleri (ifade ve basın hürriyeti) gösterildi.

Burada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mesajlarının tam da yerini bulduğunu görüyoruz:

Gerekçeli kararda davanın esasını veya mahkeme sürecini etkileyecek bir kelime bile kullanmamış.

Şubatın son günlerinde Akın İpek ile ilgili de AYM’nin hak ihlali kararı verileceğine dair bir dedikodu dolaşıyordu ortalıkta..

Kulağımıza gelen bilgilere göre de, bazı eski ve yeni CHP milletvekilleri Akın İpek’in AYM’deki dosyasını takip ediyormuş..

Bu konuyu da titiz bir şekilde araştırdık..

AYM kuruluş yıl dönümüne, yani 25 Nisan’a kadar 2013 yılı dosyalarını bitirmek için gece gündüz çalışıyor..

Ama Akın İpek’in bireysel başvurusunun yakın bir zamanda görüşülmesi pek mümkün görünmüyor..

Paralel yapının adalet mekanizmasına hakim olduğu günler artık geride kaldı. Algı operasyonları ile gazete ve televizyonlardaki mahkeme günleri de..

Biz burada kimseye suçlu veya suçsuz diyemeyiz..

Bu kararı verecek olan bağımsız mahkemelerdir..

Adalete güvenin yeniden tesisi olmazsa olmazımızdır.”

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.