Mevlana’nın Torunu, Mevlevilikte Kadının Yerini Anlattı

Mevlana’nın Torunu, Mevlevilikte Kadının Yerini Anlattı

ABONE OL
09 Mart 2016 14:47
Mevlana’nın Torunu, Mevlevilikte Kadının Yerini Anlattı
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Yunusemre Belediyesi, 8 Mart Dünya Kadınlar günü dolayısıyla Polisevi’nde ‘Tasavvuf ve Kadın’ konulu konferans ve tasavvuf müziği etkinliği düzenledi. Türk Tasavvuf ve İslam Âlimi Mevlânâ Celâleddîn-î Rûmî’nin 22. kuşak torunu Esin Çelebi Bayru’nun konuşmacı olduğu konferansa kadınların ilgisi yoğun oldu.

Yunusemre Belediyesi Kent Konseyi Kadın Meclisi, AK Parti Yunusemre İlçe Kadın Kolları ile Mevlânâ Düşüncesi Araştırma Derneği, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde ortak bir çalışmaya imza attı. 8 Mart dolayısıyla Polis Evi’nde ‘Tasavvuf ve Kadın’ konulu konferans düzenlenirken, Türk Tasavvuf ve İslam Âlimi Mevlânâ Celâleddîn-î Rûmî’nin 22. kuşak torunu Esin Çelebi Bayru, ‘Tarihte Kadın ve Mevlevilikte Kadın’ın yerini anlattı.

MEVLEVİLİKTE KADININ YERİNİ ANLATTI

Kadınların yoğun ilgi gösterdiği konferansa konuşan Esin Çelebi Bayru, Mevlevi Kültürü’nde kadının yerinin özel olduğuna vurgu yaparak, ”Kadın doğurgan olması ve neslin devamını sağlamadaki rolü dolayısıyla Yaradan’ın nuru olarak görülmüş ve özel bir yere oturtulmuştur. Ayrıca erkeğin kadın karşısında bazı bakımlardan üstün gibi görünmesine karşın, kadınların erkekler üzerinde kurdukları hakimiyetten söz edilmiştir. Bu konu Mesnevi’de su ve ateş metaforları ile açıklanmaya çalışılmıştır. Erkek su, kadın ise ateş olarak sembolize edilerek, ‘Görüşte su, ateşten üstündür, fakat ikisinin arasına bir tencere girdi mi ateş o suyu kaynatır, buharlaştırır, yok eder’. Görünüşte su nasıl ateşten üstünse sen de kadından üstünsün; fakat hakikatte ona mağlupsun, onu istemektesin. İnsan, yiğitlikte Zaloğlu Rüstem bile olsa Hamza’dan bile cesur olsa yine de hükmetme hususunda karısının esiridir’ diyerek bu hakimiyet vurgulanmıştır. Kadınlar, akıllı erkeklere galip gelirler, fakat cahil kişiler kadınları mağlup ederler. Bu tür cahiller, sert ve kaba olan insanlardır. Bunlarda acıma, lütfetme, sevme duygusu azdır; çünkü yaratılışlarında hayvanlık duygusu üstündür. ‘Sevgi ve acıma insanlık özelliğidir, hiddet ve şehvet ise hayvanlık’ denilerek, erkeğin kadına sevgi ve acıma gibi insani duygularla değil de, hiddet ve şehvet gibi hayvani duygularla yaklaştığında kadınlar üzerinde hakimiyet kurabilecekleri vurgulanmıştır. Hayvani duygularla yaklaşan erkekler ise sert ve kaba olarak değerlenerek, cahil olarak görülmüş ve bu davranış biçimi tasvip edilmemiştir. Mevlevi geleneğinde kadın; ana ve eş olarak, her şeyden önce de insan olarak güzel bir konumda görülmüş, şeyhlik mertebesine kadar yükseltilmiştir. Kadın hakkın nuru olarak nitelendirilmiştir. Evlilik kurumunda kadının erkeği zengin hale getirebilecek ya da borca batırabilecek kadar etkin olduğu düşünülmüştür. Ananın çocuk üzerindeki hakkı adeta Allah hakkı mertebesinde görülmüş, çocukların anneye hizmetle bu hakkın gereğini yerine getirebileceği öğütlenmiştir” dedi.

ALTUNAĞA’DAN TASAVVUF ZİYAFETİ

Mevlânâ Düşüncesi Araştırma Derneği Başkanı Mehmet Veysi Dörtbudak’ın, yaptığı tanıtım konuşmasının ardından sahne alan ve birbirinden güzel birçok Tasavvuf Müziği’ni seslendiren Ömer Faruk Altunağa da davetlilerden büyük alkış aldı.

BAYRU’YA TEŞEKKÜR PLAKETİ VERDİ

Etkinliğe yaptığı konuşma ile damga vuran Türk Tasavvuf ve İslam Âlimi Mevlânâ Celâleddîn-î Rûmî’nin 22. kuşak torunu Esin Çelebi Bayru’ya Yunusemre Belediye Başkan Yardımcısı Şule Uygur da plaket vererek katılımlarından dolayı ayrıca teşekkür etti.

Etkinliğin sonunda katılımcı kadınlara karanfil dağıtıldı.

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.