MMO Başkanı Hamamcıoğlu, farkındalık oluşturulması için kadınlar günü yerine erkekler gününün olması gerektiğini söyledi.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kapsamında, TMMOB Antalya İl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalışma Komitesi ve MMO Antalya Şubesi işbirliğinde Mühendislikte Kadın Olmak Bir Ayrıcalıktır konulu panel düzenlendi. MMO Antalya Şubesi Başkanı Ayşen Hamamcıoğlu, pozitif ayrımcılık tanımlarının yeniden yapılması gerektiğini söylerken “farkındalık oluşturmak için kadınlar günü değil erkekler günü kutlansın’ dedi.
MMO Antalya Şubesi konferans salonunda MMO Antalya Şubesi Başkanı Ayşen Hamamcıoğlu sunuculuğunda yapılan panele, Ögretim Görevlisi Yasemin Bilişli, Gıda Mühendisleri Odası Antalya Şubesi Başkanı İncigül Sağdıç, Arzu Gözel ve Kezban Pala Kamber konuşmacı olarak katıldı.
“SUÇA NEDEN OLAN REHABİLİTE EDİLMELİ”
Hamamcıoğlu, kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olması yolunda emek ve eşitlik mücadelesinin simgesi olan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününün farkındalık ve dayanışma günü olması gerektiğini aktardı.
MMO Antalya Şubesi Başkanı Ayşen Hamamcıoğlu, pozitif ayrımcılık tanımlarının yeniden yapılması gerektiğine vurgu yaparak şunları söyledi:
“Fırsat eşitliği temel çıkış noktamız olmalı. Eşit fırsat, bizleri, toplumda insan gibi yaşamaya, çalışmaya taşıyacaktır. Asıl olan suça sebep olanın rehabilite edilmesi ve toplumdaki kültürel yapının yükseltilmesidir. Bu zamana kadar akşam evine giderken bir kadının tacizine uğrayan hiçbir erkek duymadık. Otobüste hiçbir kadın şoför bir erkeği kaçırarak tecavüz etmedi ve öldürmedi. Bu handikapları devlet politikalarıyla destekleyebilir, kadınların bu handikaplarının üzerine bir takım yeni politikalar üretebilirsek ve biz kadınlar olarak buna destek olursak fırsat eşitliği sağlanmış olacak. Bu yüzden kadınlar günü değil erkekler günü olmalı. Erkekler kendi kültürel yapılarını bir kez daha sorgulamalı.”
“KADIN OLMAK TÜRKİYE’DE ÇOK ZOR”
Panelde Gıda Mühendisleri Odası Antalya Şubesi Başkanı İncigül Sağdıç ‘Girişimci Kadın Olmak’ konulu sunum gerçekleştirdi. Sağdıç, kadın olmanın Türkiye’de çok zor olduğunu belirterek kadın misyonunun dünyanın varoluşundan itibaren, erkek çalışma hayatına hakim bir çoğunluk mevcut olduğunu vurguladı. Sağdıç, “Kadınları girişimciliğe iten belirli nedenler var bunlardan başarı, ekonomik gereklilik, kariyerinde hayal kırıklığı, mobing. Çalışma hayatında beklediğini bulamamak bunlardan biri. Çeken taraflar ise başarı isteği” dedi.
TÜRKİYE’DE BEŞ MİLYON KADIN OKUMA YAZMA BİLMİYOR
Türkiye’de eğitimle alakalı çok ciddi sıkıntılar yaşandığının altını çizen konuşmacı Kezban Pala Kamber ise, “Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini Destekliyorum konulu sunumunda, Türkiye’de eğitim ve iş hayatındaki istatistiklere değindi. Kamber, Türkiye’de 5.6 milyon kadının okuma yazma bilmediğini söylerken, 2.2 milyon kadının çok az okuma yazma bildiğini kaydetti.
Kamber, eğitimin çok düşük olduğu, kadınların eğitimden çok az yararlandığı bir toplumda yaşadığımızı belirterek şunları söyledi:
“İyi haberlerde var. Kadınlara okuma fırsatı verildiği zaman şöyle bir istatistikle karşılaşıyoruz. Eğer siz fırsatı verirseniz, kadınlar bunu sonuna kadar götürmekte çok başarılı. Üniversite mezuniyetlerine bakıldığında erkek ve kadınlar arasında çok az bir fark var.”
“MECLİS’TEKİ KADIN ORANI YÜZDE 18’DEN YÜZDE 15’E DÜŞTÜ”
Cinsiyet eşitsizliğinin bir kavramının da karar alma mekanizması olduğuna vurgu yapan Kamber, toplumun büyük bir kısmının karar alma mekanizmasında erkeklerin yer aldığını söyledi. Erkeklerin yer aldığı bir mekanizmada kadınlara söz hakkının daha az olduğunu anlatan Kamber, şöyle konuştu:
“Buna nazaran ülkemizde kadın valilerin oranı yüzde 2. Üniversitede öğretim görevlisi olarak çalışanların yüzde 40’ı kadın iken, rektörlerin oranı yüzde 7. Meclisteki kadın milletvekilleri bir önceki seçimde yüzde 18 oranındayken, şimdi yüzde 15’e düştü. Meclis’te 98 kadın milletvekili varken şimdi 82 kadın milletvekili yer alıyor. Eşitsizlik burada da çok ciddi boyutta.”
KADININ TELEFONLA KONUŞMASI ŞİDDETİ GETİRİYOR
Cinsiyet eşitsizliğinin sonuçlarından en önemlisinin şiddet olduğunu kaydeden Kamber, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yolda yürüyen bir kadına laf attığınız ve bankamatik kartını elinden aldığınız zaman, bunlarda şiddet sınıfına giriyor. Türkiye’de, hayatı boyunca her 3 kadından biri şiddete maruz kalıyor. Medyadan derlenen rakamlarda son 5 yılda, binden fazla kadın öldürüldü. İstatistiksel olarak bu kadınlar neden öldürüldü diye yapılan çalışmanın ardından birinci sırada boşanmak istemeleri, ikinci sırada açık giyiniyor olması. Üçüncü sırada çok fazla telefonla konuşuyor olmaları. Ülkemizde sadece haberlerden derlenen rakam bu. Şiddet önü alınamaz bir raddeye geldi.”
“KADIN YÖNETİCİLER KADINLARIN ÖNÜNE ENGEL KOYUYOR”
Çalışma yaşamanın sanayi devrimi ile birlikte kadının ücretli olarak çalışmasıyla başladığını aktaran öğretim görevlisi Yasemin Bilişli ise, Çalışma Yaşamı ve Kadın konulu sunumunda, iş yaşamında kadın yöneticilerin kadınların önüne daha çok engel koyduğunu söyledi.
Bilişli, kadınların toplumsal cinsiyet konusunda birçok sorun yaşadığını ve terfi sırasında kadından ziyade erkeğin tercih edildiğini aktararak şöyle konuştu:
“Kadın yöneticiler kadınların önüne engel koyuyor. Kraliçe arı sendromu. Burada kadın diyor ki, ben kariyer noktasına gelene kadar neler gördüm, oda yapsın. Önünü açmak yerine ona bir engel koymak şeklinde oluyor. Kadın pozisyonlarda tek olma arzusu. Bu yüzden etrafında diğer kadınları görmek istemiyor.”
ANTALYALI KADINLAR EKONOMİDE TÜRKİYE’Yİ YÜZDE 10’LA GEÇTİ
Panelde son konuşmacı olarak söz alan Arzu Gözel ise, Türkiye’de kadının ekonomiye katılma oranının yüzde 27, Antalya’da bu rakamın yüzde 37 olduğunu söyledi.
Gözel, Türkiye ortalamasında 10 puan daha yüksek olduklarını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: “Ama madde bağımlılığına bağlı ölümlerde Antalya 2. sırada. Çünkü; Antalya’da kadınlar çalışıyor ve çocuklarına zaman ayıramıyor. Son bir yılda madde bağımlılarına bağlı ölümlerin azaltılması için kadınlara çocuğunu fark etmesi için eğitim yapıyoruz. Bu bağlamda şunu da görüyoruz ki, kırsaldaki kadının öz güveni kentli kadınınkinden daha yüksek. Kentli kadın şiddet görüyor, üniversite mezunu olduğu için ve eşi de üniversite mezunu olduğu için eşinden utanıyor ve hiçbir yere gidemiyor. Hiçbir yere başvuramıyor. Bunun öğretimle gelir seviyesiyle alakası yok. Her üniversite mezunundan 5’te biri, her gelir seviyesi yüksek olandan 3’te biri şiddet görüyor.”
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.