MHP Lideri Bahçeli’den Yıldırım’a ‘referandum’ yanıtı

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

MHP lideri Devlet Bahçeli, Başbakan Binali Yıldırım’ın Kuzey Irak’taki referandum açıklamalarına yanıt vererek, “Başbakan’ın rötuş gereği siyasi nezakete aksi düştü. Başbakan’ın sözlerimizi rötuş hassasiyeti yanlıştır” dedi.İlişkili Haberler

• Başbakan Yıldırım, uçakta soruları yanıtladı

MHP Genel Başkanı Bahçeli, Kuzey Irak’ta yapılması planlanan referandumla ilgili “Bu referandum Kürdistan’ın inşa ve ihyası için sinsi bir ön çalışma, karanlık öncü hamledir. Bir kere Sayın Yıldırım’ın bunu görmesi ulusal bir zarurettir. Sayın Yıldırım’ın bizzat şahsımın, ülkemize yönelen tehlikelere karşı göstermiş olduğu yoruma aceleyle tepki gösterip aklınca rötuş gereği duyması siyasi nezaket ve zarafete aksi düşmüştür. Tepki gösterilmesi gereken kişiler ve hain niyetleri Erbil’dedir” dedi. 

Bahçeli, Başbakan Binali Yıldırım’ın Vietnam dönüşü uçakta gazetecilere yapmış olduğu açıklamalarla ilgili yazılı bir açıklama yaptı. Başbakan Yıldırım’ın dönüş yolundaki bazı açıklamalarını ‘manidar ve tariz dolu’ olarak değerlendiren Bahçeli, şöyle devam etti: 

“24 Ağustos 2017 Perşembe günkü basın toplantımızda, Barzani’nin 25 Eylül’deki referandumuyla ilgili tehdidi görmüş, ‘Bu referandum Türkiye için gerekirse de harp sebebi sayılmalıdır’ değerlendirmesini yapmıştım. Anlaşılan odur ki, Sayın Yıldırım bu görüş ve tavrımızdan ötürü rahatsız olmuş ve havada bize yanıt verme gereği duymuştur. Sayın Başbakan aynen şöyle demiştir: ‘Savaş devletle devlet arasında olur. Biz bunları tanımıyoruz. Bir devlet bize baş tutar, egemenlik haklarımıza karşı devinim içinde olursa bizim için harp sebebidir. Ama burada Irak’ın parçası olan bir bölgesel idare var. Bu harp sebebi olmaz’. 2941 sayılı Seferberlik ve Harp Hali Kanunu’nun 3. Maddesinde savaşın tanımı yapılmış ve açıklığa kavuşturulmuştur. Buna göre savaş; ‘Devletin bekasını temin etmek, ulusal menfaatleri sağlamak ve ulusal hedefleri elde etmek amacıyla, başta askeri zor olmak üzere, devletin maddi ve manevi bütün zor kaynaklarının, hiçbir sınırlamaya tabi tutulmadan kullanılmasını gerektiren silahlı mücadeledir’. Aynı zamanda harp bir milletin haysiyetini ve varlığını ortaya koyduğu en çetin imtihandır”

“TEPKİ GÖSTERİLMESİ GEREKEN KİŞİLER VE HAİN NİYETLERİ ERBİL’DEDİR”

Irak’ın kuzeyinde yapılması planlanan referandumun feci sonuçlar içerdiğini savunan Bahçeli, “Türkiye Cumhuriyeti devleti, bekasını yakından tehdit eden, egemenlik haklarını doğrudan hedef alan, varlık ve birliğini riske sokan her türlü eylem, hazırlık, kurgu, tertip, teşebbüs ve mütecaviz emellere karşı meşru müdafaa ve müdahale hakkını kullanmakla mükelleftir. Devlet olmak bunu gerektirecektir. 25 Eylül’de Irak’ın Kuzeyinde yapılması planlanan referandum ulusal güvenliğimiz ve devletin milletiyle bölünmez bütünlüğü açısından ertelenemez, örtülemez, geçiştirilemez tehlike ve feci sonuçlar içermektedir. Elbette bu referandum Kürdistan’ın inşa ve ihyası için sinsi bir ön çalışma, karanlık öncü hamledir. Bir kere Sayın Yıldırım’ın bunu görmesi ulusal bir zarurettir. Milliyetçi Devinim Partisi Türkiye’nin ulusal ve tarihi çıkarları konusunda marazi münakaşa ve manasız fikir ayrılıklarının doğru olmadığına yürekten inanmaktadır. Bu itibarla Sayın Yıldırım’ın bizzat şahsımın, ülkemize yönelen tehlikelere karşı göstermiş olduğu yoruma aceleyle tepki gösterip aklınca rötuş gereği duyması siyasi nezaket ve zarafete aksi düşmüştür. Tepki gösterilmesi gereken kişiler ve hain niyetleri Erbil’dedir” dedi. 

“BARZANİ’Yİ ÇANKAYA’DA AĞIRLARKEN AŞİRET PROTOKOLÜ MÜ, DEVLET PROTOKOLÜ MÜ UYGULAMIŞTIR?”

Başbakan Yıldırım’a bazı sorular yönelten MHP Lideri Bahçeli, şunları kaydetti: “Ankara’da kurulan 16 Nisan mutabakatını, 25 Eylül bahanesiyle bozmak kimseye bir fayda sağlamayacaktır. Kaldı ki Peşmergenin 25 Eylül’deki referandumu, Türkiye’nin yaşam ve varlık haklarını doğrudan sarsabilecek, egemenliğine alan okuyup insan ve toprak bütünlüğünü sakatlayacak muhtemel gelişmelerle doludur. Bu ise Türkiye Cumhuriyeti için harp sebebi sayılmalıdır. Milliyetçi Devinim Partisi bu kapsamdaki görüş, fikir ve teklifini aynen muhafaza etmektedir. Sayın Başbakan Peşmerge yönetimini madem devlet olarak tanımıyordu da, 26-27 Şubat 2017’de Ankara ve İstanbul’da sözde Kürdistan bayrağının asılmasıyla ilgili rezaletler serisine niçin sessiz kalmıştır? Barzani’yi Çankaya’da ağırlarken aşiret protokolü mü, yoksa devlet protokolü mü uygulamıştır? Sayın Yıldırım ayrıca, 24 Kasım 2016’da TRT 1’de terör örgütlerine harp veriliyor derken, DEAŞ’a karşı harp verildiğini anlatım ederken neyi kast etmiş, bu terör örgütünü devlet olarak mı görmüştür?”

“ÜMİT EDİYORUM Kİ SAYIN BAŞBAKAN YAPTIĞI HATA VE GAFIN FARKINDADIR”

MHP Genel Başkanı Bahçeli, açıklamasını şöyle sürdürdü: 

“Milliyetçi Devinim Partisi 16 Nisan referandumunda beka için evet derken safı bellidir, ama 25 Eylül Kürdistan referandumuna yaklaşım ve önlem geliştirme hususunda aynı muhataplarıyla bu kez ayrı düşmüştür. Sayın Başbakan’ın bize parmak sallar gibi sözlerimizi rötuş gayretine tevessül etmesi yanlıştır, Türkiye’nin ulusal hassasiyet ve hedeflerini savunan ortak görüşe ziyan vermektedir. Fetihlerimizi çekmeyen, fatihlerimizi kabullenemeyen, zaferlerin ürün ve mükâfatı olan vatanımıza göz diken Bizans uşaklarının abes durmadığı bir dönemde Barzani’nin cesaretlendirilmesi, Türkiye’nin caydırıcılık vasfının aşındırılması samimiyet ve sorumlulukla açıklama edilemeyecektir. Ümit ediyorum ki, Sayın Başbakan yaptığı hata ve gafın farkındadır. Yüzyıllardır süren Anadolu’nun paylaşım ve bölüşüm planlarının iç ve hariç mihraklar eliyle gerçekleştirilmek, hayata geçirilmek istenmesine karşı siyasi mesuliyet sahiplerinin aynı üslup ve ahlaki dile sahip olmamaları halinde ulusal birlik ve dayanışma ruhu diri duramayacaktır. 

Milliyetçi Devinim Partisi’nin bilirkişiye ihtiyacı yoktur, sözlerini düzeltmeye, açıklamalarını tevile kalkışanlara iyi niyetli bile olsa bakışı olumlu olmayacaktır. MHP, her türlü alçak operasyon ve ayak oyununa maruz kalırken bile vakarından, yurt aşkından, beka sevdasından sapma göstermemiştir. Bilinsin ki, ihanetle savaşıyoruz, rezaletle savaşıyoruz, melanetle de harp halindeyiz. Türkiye düşmanlarına da inşallah göz açtırmayacağız. Ulusal siyaset, ulus tarifine müsait olarak, hem memleket coğrafyasının, hem de devlet siyasetinin hudutlarını aşarak yüzyılları kucaklama halidir. Ulusal politika birliktir, dayanışmadır, bekadır, vatandır; aksini düşünen satan, savan, hıyanetin önünde oraya buraya salınan ve sallanandır. Biz sözlerimizin sonuna kadar arkasındayız. Yanlışımızı bulmaya çalışanlara tavsiyem, çevremize bakmaları, büyüyen düşmanlıklara baş yormaları, Türkiye’nin elini zayıflatmaktan, askeri ve siyasi yaptırımlarını zedelemekten ırak durmalarıdır”