Bazı anlar vardır, yediğiniz yemeğin tadını üzerinden yıllar geçse bile unutmazsınız. Ruin’de böyle güzel bir mekân.
Kimi zaman içinde bulunduğunuz ortamın, kimi zaman da yanınızdakilerin etkisiyle o yemeğin kokusu, tadı hep damağınızda kalır.
Deniz kıyısında büyüdüm. Çocukluğum sardalye, palamut, lüfer gibi balıkları yiyerek geçti. Ama taze balık ya da ıstakoz dendiğinde Ruin gerçekten tadı damaklarına kalacak bir yer.
Bakü’de, gittiğim bu mekanda konsepti, dizayn, sinema odaları, eğlenceli karaoke yapabileceğiniz eğlenceli ve lezzetini de hâlâ unutamadığım bir mekan.
Ruin, muhteşem bir dekor, tüm deniz ürünlerinin tazeliği, o sadelik, bir restoranından beklediğim her şey vardı.
İstanbul’da böyle bir yer olsa diye içimden geçirmiş, hatta bu duygumu da paylaşmıştım kendisiyle. Yakında Türkiye’de böyle bir mekân açabileceğinizde belirti işletmecisi.
Bırakın yemekleri salataların tazeliği bile insanı baştan çıkarıyor. Mezeler ve otlar buzdolabına girmeden ılık ılık servis ediliyor.
En güzeli de deniz ürünleri. Balıklar derseniz alt-üst eşlikçilere, soslara boğulmadan önünüze geliyor.
Bir restoranda ürünlerin tazeliğine güvenirse tabii ki başarılı olunuyor.
Önümüze gelen forel balığı, ıstakoz, lobster, çok tazeydi. Her birinde denizin konusu hissediliyordu ve tam olması gerektiği gibi suyunu bırakmamıştı.
Ruin Bakü’de ender güzel mekanlardan biri gitmenizi mutlaka önerim.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.